17 Aralık 2010 Cuma

Bizim Dansımız Filmi

Bizim Dansımız
Save The Last Dance

"Bizim Dansımız", adından da anlaşılacağı üzere aşkı ve dansı bir potada eriten bir gençlik filmi. Ama son yıllarda görmeye alışık olduğumuz, sulu zırtlak, karakterlerin ortalıkta anlamsızca dolaştığı gençlik filmlerinin aksine "Bizim Dansımız", düzeyli ve keyifli bir film.

Hikaye, en büyük hayali Juliard Bale Okuluna girmek olan Sara'nın seçmeler sırasında başarılı olamayıp, aynı anda da beraber yaşadığı annesini kaybetmesi ve sonrasında Chicago'da yaşayan babasının yanına taşınmasıyla başlıyor. Zencilerin ağırlıklı olduğu okulda, Sara da yeni arkadaşlar edinir. Tanıştığı Chantaile'in kardeşi Darek'le de aralarında bir yakınlaşma doğar. Aslında yeni olmasa da, en azında beyaz bir kızın zencilerle yaşamaya başlaması, hatta içlerinden biriyle aşk yaşaması, konu olarak filmi bir miktar çekici hale getirmekte. Filmin ilerdikçe hip-hop'u ve dolayısıyla dansı da konuya dahil edip, merkeze oturtması ve böylelikle hem Sara'yı hem de izleyicileri yeni bir kültürle tanıştırması önemli artılardan biri�

16-17 yaşındaki bu gençler çoğu yaşıtlarına göre gayet kişilikli; aralarındaki ilişkiler de olabildiğince olgun ilerliyor. Senaryo Sara'ya odaklanıp, onun erkek arkadaşı Darek sayesinde tekrar baleye dönme çabasını ve aralarındaki ilişkiyi işlerken, diğer yandan da diğer karakterlerin de hikayelerini işleyip onları bütüne bağlama çabasıyla ilerliyor. Ama filmin temel sorunu da burda başlıyor. Ne Sara'nın babasıyla ilişkisi yeterince işleniyor, ne de örneğin Chantaile'nin bebeğinin babasıyla arasındaki vaziyet bir netlik kazanıyor. Deyim yerindeyse filmin bu yan hikayeleri sağa sola sapıyor ve bir türlü anayola çıkamıyor. Zira Sara'nın annesiyle ilişkisinin derinliğini de filmin başında yeterince göremediğimiz için Sara'nın dramı bizi yeterince ya da olması gerektiği kadar etkilemiyor.

Sara'yla Darek aşkına grubun verdiği tepki anlayışlı olmaktan çok uzak... Örneğin Darek'in suç dolu yolun başında olan en yakın arkadaşı Kai bu ilişkiden hoşlanmıyor. Hatta Darek'le araları da açılıyor. Zira Darek'in eski kızarkadaşı Nikki de bu durumdan hoşlanmayıp, Sara'yı kendi erkeklerini elinden almakla suçluyor. Tüm bunlara rağmen Darek hem kendi yolunda ilerlemekten (koleje gidecektir) hem de ilişkisini yürütmekten kaçınmıyor. Sara'yla çevrenin yüzünden ilişkileri bozulsa da herşeyi yoluna sokmak için çabalıyorlar. Filmin en olumlu yanı ise çok iddalı bir tavır içine girmeden tüm bu genç karakterlerin kendi yollarını seçme süreçlerini, kafa karışıklıklarını, ilişkilerini; kendilerini ifade ediş tarzları olan hip-hop eşliğinde ele alıp anlatmasında yatıyor.

Elbette dinlediğiniz müzik türü ya da filmin konusu ilginizi çekmeyebilir. Ama buna rağmen giderseniz, en azından keyifli ve sıkılmadan iki saat geçirip; ardında benim gibi hiç hip-hopla ilginiz olmasa da filmin soundtrack'ini aramaya başlayabilirsiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder