25 Aralık 2010 Cumartesi

İlk Sinema Eleştirisi Örnekleri

"...Pençe namıyla ortaya atılan o saçmasapan şeylerin birbirine eklenmesinden mütehassıl şerif, memleketimizde yalnız sanayi-i nefise müntesipleri değil, her Türk'ü utandırmıştı. Herkes, pek bi-gane olduğumuz bu sanata karşı, biraz daha az bala-pervaz olmamızı haysiyet-i milliye namına temenni ediyordu..."

" Muhsin Ertuğrul, Temaşa Dergisi, Ağustos 1918 "

"Mürebbiye" üstüne

"...maateesüf film herşeyden ziyade dekor hususunda iptidai ve fakir bulunuyordu. Paris'teki otel, odalar, Dehri Efendi'nin konağındaki salon ve oda köşeleri bilhassa kapılar pek nisbetsiz, möbleler fakir bir halde idi. Bundan maada dikkatsizliğe atfetmekte muzdar bulunduğumuz bazı potlar da yok değildi..."

" İ.Galip Arcan, Temaşa Dergisi, Haziran 1919 "

"...Bu haftanın filmleri içinde "Üç Nikah" isimli filim bilhassa dikkata şayandır. Fakat bu filim san'at itibariyle değil muhteva itibariyle ehemmiyetlidir. Bu eser çok kötü bir Amerikacılık propagandasıdır. Harb-ı umumiyi Amerikan emparyalizmi noktai nazarından idealize eden bu filimlerin sık sık gösterildikleri vakidir. Harbı-umuminin hatırlarını, Çanakkaleden gelen top seslerini daha unutmadık, o güllelerin içinde Amerikan gülleleri de vardı. Onları yapan ve atan elleri alkışlayamayız..."" Sinema Gazetesi, Ekim 1929 "

Sanat dergilerinde kıpırdanma 1941 ile 1944 yılları arasında görülmektedir. Ancak dergilerde asıl kıpırdanış, günlük gazetelerde film eleştirmenlerinin ilk örneklerinin denenmeye çalışıldığı 1950 sonlarına rastlar. 1950 sonunda Nijat Özon, N.Özer takma adıyla, Ankara'da çıkan 'Yağmur ve Toprak' dergisinde, ertesi yıl yine N.Özer ve Atilla İlhan 'Pazar Postası'nda sinema üzerine yazılar yayınlamaya başladılar.

1953 yılında gazetelerin aylık, 15 günlük, haftalık sanat ekleri çıkarmaları bir yandan sanat dergilerinde başlayan sinema yazarlığının daha iyi yerleşmesine, genişlemesine, bir yandan da sinemanın gündeliklerde daha ciddi olarak ele alınmasına, daha geniş okuyucu kitlesine erişmesine yol açtı. 'Dünya' gazetesinin sanat ekinde Semih Tuğrul, Metin Erksan; 'Vatan'ın sanat ekinde Atilla İlhan, Tunç Yalman sinemanın genel konularına eğiliyorlardı.

Gündelik gazetelerde film eleştirisinin yer alması da dergilerdeki gelişmeyle aşağı yukarı beraber gitmiştir. Gazetelerdeki film eleştirileri önce tanıtma yazıları olarak yer aldı. Bu alandaki ilk çalışmalar Melih Başar ve Vehbi Belgil'e aittir. Başar, 1949-50 sinema mevsiminden başlayarak 'Ulus' gazetesinde; Belgil 1951 başında 'Yıldız' dergisinde, biri Ankara'da öteki İstanbul'da eleştiriye başladılar.

Atilla İlhan ve Burhan Arpad 'da 1952-53 mevsiminin başında 'Vatan'da haftanın filmlerini eleştirmeye başladılar.Bu yıllarda eleştiriyle ilgilenen diğer isimler ise; Metin Erksan, Semih Tuğrul, Tuncan Okan ve Dinçer Güner'dir.

1956 yılı, gündelik gazetelerden sanat dergilerine, ciddi sinema dergilerinden haftalık siyasi dergilere, sinema kitabına kadar uzanan çeşitli çalışmaların ilk olarak aynı zamanda ortaya çıkması bakımından, yurdumuzda sinema yazarlığının dönüm noktası olmuştur. 1956'da, beş gündelik gazetede ( Vatan, Dünya, Yeni Sabah, Ulus ve Milliyet) düzenli olarak film eleştirileri yayınlamaktadır. Biri haftalık diğeri onbeş günlük iki sanat dergisinde (Pazar Postası, Yeditepe) ve haftalık bir siyasi dergide (Akis) sinemaya geniş yer veriliyordu.

Nitekim ertesi mevsime girerken, bir mevsim önceki sinema yazarlığı konusunda 'Akis'te, 'Üçüncü Adam ' başlıklı bir uzun eleştiri yazısı (Nijat Özon ve Halid Refiğ tarafından yazılmıştır, sayı 174, Eylül 1957 ), gündelik gazetelerdeki film eleştirisi konusunu ele alıyordu.

Bu yazıyı izleyerek, sonradan fikir ayrılıklarıyla kırıcı yazılarla birbirini yaralayan iki arkadaş durumuna düşecek olan Özon/Refiğ ikilisi bu derginin sinema sayfasını üç yıl boyunca birlikte düzenlediler.

O tarihlere kadar pek önem verilmeyen eleştiriler, etkili olmaya başlayınca özellikle 'Duvaklı Göl' (Atlas Film) ve 'Kamelyalı Kadın' (Mual Film 1957) filmlerine yöneltilen eleştiriler yapımcı Nazif Duru ve Yönetmen Şakir Sırmalı'nın tepkileriyle karşılaşıp basında günlerce süren ve neredeyse mahkemeye intikal edebilecek bir hava yaratınca, eleştirilerin etkenliği ve gerekliliği kamuoyunda yankılanmış oldu.

Gerçekten de sinema yazarlarının yavaş yavaş birleşmelerine de yol açan bu durumdan sonra, ortaya çıkan konu, giderek gündelik gazetelerde yerleşmeye başlayan film eleştirmenlerinin, özellikle yerli filmler üzerinde yapılan eleştirilerin bir takım sinemacılarda uyandırdığı şiddetli tepkiydi. Bunun ilk büyük örneğini "Kamelyalı Kadın" filmi dolayısıyla görüldüğünü belirtmiştik.

Nitekim sinema yazarları daha geniş bir kadroyla, daha yoğun bir çalışmayla 1957-1958 mevsimine başlamışlardı ki, daha mevsimin yarısında "Duvaklı Göl" filmi yüzünden, yapımcılar ve sinema yazarları arasında ikinci büyük tartışma başladı.

Film eleştirmenlerinin filmi değerlendirmek için kullandıkları 'yıldız'lardan hoşlanmayan birtakım yapımcılar, eleştirmenleri mahkemeye vermekle tehdit edecek kadar ileriye gittiler. Tartışma bu şekilde gereksiz bir mecraya dökülerek, sinema yazarlarının işbirliğini daha da kuvvetlendirmekle sonuçlandı. Aynı zamanda yerli sinema üzerinde daha geniş biçimde durmaya başlayan sinema yazarları ile geniş görüşlü, aydın görüşlü sinemacılar arasında gittikçe bir yakınlık meydana geldi. Bu yakınlık, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ile Türk Sinema Sanatçıları Derneği'nin birlikte düzenlediği film festivaline kadar sürdü.

Bu arada 1957-1958 mevsiminde, 'Milliyet'te Tuncan Okan, 'Tercüman'da Semih Tuğrul, 'Akşam'da Halid Refiğ, 'Yeni Sabah'ta Çetin Özkırım 'Vatan'da Salah Birsel, daha sonra Ali Gevgilili; Ankara'daki 'Ulus'ta Nijat Özon, 'Akis'te Özon ve Refiğ, 'Kim' haftalık dergisinde Tuncan Okan, 'Pazar Postası''nda Tarık Dursun Kakınç, 'Dost'ta Özon çalışmalarına devam ediyorlardı.

Aynı yılın Mart ayında, "Sinema-Tiyatro Derneği"nin çevresinde toplanan gençler "Sinema-Tiyatro" adıyla aylık bir dergi yayınlamaya başladılar. Bununla birlikte derginin ağırlık noktası tiyatro üzerinde toplandığından sinema bölümüm çok zayıf kalıyordu. Bu dergiyi 155 gün sonra İstanbul'da Çetin A.Özkırım'ın yayınladığı "Sinema 59" izledi. Bir yıl sonra da Kakınç ile Gevgilili'nin "Yeni Sinema" isimli dergisi çıktı. En çok bir yıl yaşayan bu dergilerin tutumu daha önce Özon / Refiğ ikilisinin yayınladığı "Sinema" dergisinin paralelinde bulunuyordu.

27 Mayıs 1960 devrimininden sonra, Türk Sineması'nda eleştiriden uzak ve yöntemsiz eleştirilere rastlamaktayız. O günkü 'Cumhuriyet', 'Tercüman', 'Akşam', 'Ulus' ve 'Milliyet' gibi günlük gazetelerde; 'Hey', 'Ses' gibi haftalık magazin dergilerinde yayınlanan eleştirilere bakınca 1950-1960 arasındaki eleştirilerdeki ciddi tutumdan uzaklaşılmış olduğunu görmekteyiz. Bu eleştirilerden nispeten tutarlı olanlar da yabancı filmlere aittir. Buna neden olarak Türk Sineması'nın, eleştirmenlerin bütün uyarılarına karşın, Yeşilçam'ın ticari poltikasına kurban edilmesinden dolayı eleştirmenlerin gösterdiği tepkinin hala devam etmesi öne sürülmektedir.

1960'dan bu yana 1965 yılında yayınlanan iki önemli dergide 'Sinema 65' ve 'Sinematek'in yayın organı 'Yeni Sinema'da, zaman zaman Türk filmlerine dair eleştiriler görülmekteydi. Bu iki dergiden ikincisi 30 sayı kadar çıktıktan sonra yeni bir şekil verilmek ve üç ayda yayınlanmak kaydıyla yayınını durdurdu. Diğeri ise altı sayı yayınlandıktan sonra diğer ciddi sinema dergilerinin akıbetine uğradı. 1960'dan bu yana 'Yeni Sinema' ve 'Genç Sinema' ile birlikte diğer günlük yayın organlarında değerli eleştirilere çok sık rastlamamaktayız.

1968 yılında yayınlanmaya başlayarak altıncı sayısından sonra yayın hayatı aksamış olan AS Akademik Sinema Dergisinde de Turhan Gürkan, Nezih Çoş ve Taylan Altuğ imzalarıyla eleştiri yazıları yayınlanmıştır.Bunları izleyerek 'Yedinci Sanat', 'Çağdaş Sinema', 'Gerçek Sinema' gibi üç önemli dergide çıkmış; ilki 1964'e kadar 23 sayı yayınlamış; diğer ikisinin yayını aksayarak 10-15. sayılarına ulaşıncaya kadar yürütülmeye çalışılmıştır.

Bütün sinema yazarları arasında: Tuncan Okan, Turhan Gürkan, Atilla Dorsay, Agah Özgüç, Erman Şener, Tanju Akerson ve Nijat Özon'ün isimleri önde gelmektedir. Ancak Nijat Özon, son zamanlarda sinema yazılarını seyreltmiş, (yalnız en son, kapanan 'Devrim'de yazmaktaydı); eleştiriden de hemen hemen vazgeçmiştir.

Konu içinde değinilen Türk filmlerinin kalitesizliği, iddiası eleştiriyi hiçbir yere götüremez, görevi aksatmak için bir özür de sayılamaz. Ciddi ve tarafsız bir tutumla sanat değeri olsun, olmasın filmler üzerinde durup onları değerlendirmek film eleştirmenlerinin görevidir.

* 1960'lı yıllarda ortaya çıkan 'Ulusal Sinema', 'Milli Sinema' ve 'Sinema' ve 'Devrimci Sinema' tartışmaları, yayınlanan dergilere de yansımış, film eleştirilerindeki dünya görüşünde önemli etkileri olmuştur.

Erman Şener, 1960-1970 tarihleri arasındaki film eleştirisinin durumunu şöyle yazıyor;

"Sinema eleştirisi sustu artık Türkiye'de. Bir Çetin Özkırım'la, Atilla Dorsay'ın dışında film eleştirisi yapan pek yok. Oysa 1956'larda durum ne değişikti. Her gazetede, her dergide film eleştirisi sütunu vardı. Peki bu bolluktan bu yokluğa nasıl geçildi dersiniz? Bence en önemli öğeyi, halkı unuttuk eleştiride. Brighton Okulu, yeni gerçekçilik, pan, travelling derken halka itibarımızı bütün bütüne yitirdik. Nüfusumuzun % 60'ı okur-yazar olmayan; okur-yazar olanların içinde de örneğin alfabede bir (i) harfi olduğunu pek çabuk unutuveren bir toplum için yazdığımız yazıları fazla teknik bilgilerle doldurduk.

Üstelik bunları kolayından, basitinden değil zorundan aldık. Sonunda da bağ koptu tabii ! Bununla "Eleştirinin faydası dokunmadı?"mı demek istiyorum.Ne münasebet. Çok faydası dokundu eleştirinin...Ama daha faydalı olabilirdi üstelik yöntem koşullar düşünülerek tespit edilseydi eleştiri bugünkü çıkmaza da girmezdi. "Halk Sineması" ve "Ulusal Sinema" tarışmaları bir alev gibi parladı o suskunluğun üzerine. Bir takım gerçekler çıktı ortaya. Tezler, antitezler arasında sinema severler senteze vardılar. Peki, eleştiri bu çıkmazdan çıkabilir mi, kurtarabilir mi kendini? Zor, çok zor..."

1970 yılında 'Ulus' gazetesinde Enis Batur 'Haftanın Filmleri' başlıklı eleştiriler yapmaktaydı.1975'de yayınlanan 'Yeni Ulus' gazetesinde de Turhan Tanyer'in eleştirileri yayınlanmaktaydı.

Yine 1970-73 yılları arasında Burçak Evren de 'Dünya' gazetesinde 'Tanıtma Yazıları' ve 'Klasik Eleştiri' yöntemlerinden yararlanarak film eleştirileri yapmaktaydı. 1979 yılında Milliyet Magazin'de Erman Şener ve Haldun Dormen sinema ile ilgili yazılar yazarken, gazetede de tekrar Halit Refiğ'in film eleştirilerine rastlıyoruz.

1970-80 yılları arasında gazetelerde film eleştirisi alanında bir önceki dönemden farklı, eleştirinin düzenli yayınlanması açısından herhangi bir gelişme bulunmamaktadır. 1968 yılında televizyonun yayın hayatına başlamasıyla birlikte gazetelerde televizyon sayfaları yer almaya başlamaktadır.Gazetelerde yine Atilla Dorsay ve Kami Suveren'in dışında aksayarak giden film eleştirileri görülmektedir.

Nijat Özon 1970'den sonraki eleştirinin durumunu şöyle anlatıyor.

"1970'lerden sonra bu dergiler ( 1960'lı yılların ikinci yarısında yayınlanan sinema dergileri) ve birkaç gazete hariç eleştirilerde kayboldu. O sırada ülkemizde enflasyon sineması hüküm sürüyordu. Herkes aynı sorunları tartışmaktan bıktı, eleştiri de aynen Türk Sineması gibi bir durgunluk dönemine girdi."

Bu yıllarda kayda değer üç çalışma dikkate değer niteliktedir. Bunlardan ilki 1973 yılında yayınlanan Giovanni Sconamillo'nun "Türk Sinemasında 6 Yönetmen" adlı yapıtıdır. Scognamillo, Lütfü Ö.Akad, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Halit Refiğ, Osman Seden, Memduh Ün'ün filmlerini "Derinlemesine Eleştiri" yöntemiyle incelemiştir.26İkincisi eleştirmen Atilla Dorsay'ın 1977 yılında eleştirilerini topladığı "Mitos ve Kuşku" adlı yapıtıdır.

1977 yılında ise Alim Şerif Onaran'ın "Bilimsel Eleştiri"ye örnek gösterilebilecek "Lütfü Ömer Akad'ın Sineması" adlı yapıtı yayınlanmıştır.

1981 yılında Nezih Coş her hafta düzenli olarak Dünya Gazetesinde film eleştirileri yapıyor.Bunun yanı sıra Çetin A.Özkırım ve Münir Emre'nin de düzenli olmayan film eleştirilerine rastlamaktayız. 1983-84 yılları arasına Milliyet Gazetesinde Burçak Evren eleştiri yazıları yayınlamakta, Evren'den sonra Onat Kutlar imzalı eleştiriler devam ediyor.

1980-90 yılları arasında 'Cumhuriyet Gazetesi'nde, her Cuma düzenli ve sürekli olarak Atilla Dorsay film eleştirilerine devam etmektedir.

1980-1990 yılları arasında gündeliklerde (Tercüman, Akşam, Sonhavadis, Günaydın, Güneş, Sabah); süreli yayınlarda (Ses, Milliyet Sanat, Gösteri Olayı, Sanat Olayı, Gelişim Sinema, Video Sinema, Ve Sinema, Beyazperde) film eleştirileri yayınlanmaya devam etmektedir.

Görüldüğü gibi bu yıllarda film eleştirisi yayınlayan gündeliklerde ve süreli yayınlarda bir artış göze çarpmaktadır. 1980'ler film eleştirisindeki bu ilerlemenin aslında 1980'ler Türk Sineması'ndaki gelişme ile bağlantısı olduğu bilinmektedir. 1970'li yıllarda terör olayları, seks filmleri, televizyonun yaygınlaşması sebebiyle, sinema salonlarına gidemeyen sinema izleyicisinin 1980'li yıllarda Türk Sineması'ndaki değişimle az da olsa Türk Sineması ile ilgilendiği görülmektedir.

Türk Sineması'ndaki bu gelişmeyi gazete ve dergiler de düzenli yaptıkları film eleştirileri ile desteklediler, 1970'lerin sonunda durma noktasına gelmiş olan film eleştirisi tekrar canlanmaya başlamıştır. 1990'lı yıllardan günümüze kadar olan süreç içinde film eleştirisinde büyük bir ilerleme görülmüştür.

Milliyet, Cumhuriyet, Yeniyüzyıl, Yenibinyıl, Radikal gazetelerinde; Milliyet Sanat, Antrakt, Popüler Sinema Dergisi, Sinema, Altyazı dergilerinde de sürekli ve düzenli olarak film eleştirleri yer almaktadır. Bu süreli yayınların içinde 25.Kare, akademik bir dergi görünümü sergileyerek "Bilimsel Eleştiri" ve "Derinlemesine Eleştiri" yöntemleri ile film eleştirilerini yapmaktadır.

1990'lar izleyici profilinin gelişimi açısından da önemlidir; genç, entellektüel, üniversite eğitimli, izlediğini değerlendiren, araştıran, okuyan bir genç kitle sinemaya ilgi göstermeye başlamıştır. 80'lerden itibaren gitgide yaygınlaşan film festivalleri, sinema eğitimi veren kurumların artması, gazete ve dergilerin sinemaya daha fazla yer ayırmaları ve sinema dergilerinin sayısının artması sonucunda oluşmuştur. İzleyiciler artık izleyecekleri filmlerle ilgili, bilgi ve görüş alma ihtiyacı duymaktadırlar. Bunun sonucunda da gerek gündeliklerde, gerekse süreli yayınlarda film eleştirileri sıkça ve düzenli olarak yer almaya başlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder