15 Aralık 2010 Çarşamba

Lilo ve Stiç

Lilo karakterinin çizimlerini üstlenmenin şimdiye kadar yaptığı en eğlenceli iş olduğunu belirten Andreas Deja, bu karakterin özelliklerini şu sözlerle anlatıyor: "Lilo son derece karmaşık bir karakter. Düşünüyor, komplo kuruyor, derin duyguları var. Duygulara yönelik bu tür ayrıntıları aksiyon ağırlıklı pozlarla ifade edemezsiniz. Aynı zamanda olağanüstü derecede akıllı ve kurnaz bir kız... Lilo için hazırladığım ilk çizimler fazla aktifti. Bu nedenle aktiflik düzeyini biraz aşağı çekmeyi öğrenmem gerekti. Öykünün anlatımına yardımcı olabilecek en doğru ifadeleri yakalayabilmek için çok zaman harcadım."
Andreas Deja sözlerini şöyle noktalıyor: "Bu film mantık kurallarının çok da fazla işlemediği keyifli bir çalışma oldu. Lilo ile Nani'nin yaşadığı çevreyi mantık çerçevesi içinde kurduktan sonra öykünün bilimkurgu boyutuna geçtik. Bu noktadan itibaren fanteziler devreye girdi. Chris ile Dean'e özellikle teşekkür etmek istiyorum. Karakterlerin kişilik yapılarını keşfetmemiz için gereken zamanı verdiler. Örneğin Lilo'nun hayvan sığınağında gördüğü küçük köpeği satın almak için ablası Nani'den borç para aldığı sahne öylesine çocuksu ve büyüleyici oldu ki, filmin genel duygusallığına katkı sağladı."

Filmin uzaylı yaratığı Stitch'in animasyonları ise Alex Kupershmidt'in yönetiminde gerçekleştirildi. Tıpkı Andreas Deja gibi 20 yıldır Disney bünyesinde çalışan Kupershmidt, Florida stüdyolarının kurulduğu 1989 yılından beri bu tesislerde görev yapıyor. Ukrayna dünyaya gelen ve New York Görsel Sanatlar Okulu mezunu olan Kupershmidt, önceki yıllarda "Mulan"daki Khan adlı at ile "The Lion King"deki sırtlanın animasyonlarını hayata geçirmişti.
Alex Kupershmidt'in Stitch karakteriyle ilgili düşünceleri şöyle: "Stitch en küçük bir duraksamaya bile yer vermeden hareket eden bir karakter... Son derece hızlı düşünebiliyor. Karar verdiği anda hemen harekete geçtiğini görüyoruz. Tepkilerini tüm vücuduyla veriyor. Chris ile Dean, onun öngörülemez bir karakter olmasını istediler. Bu nedenle Stitch'in verdiği tepkiler karşısında izleyici sürekli olarak şaşıracak. Simsiyah gözlerine baktığınızda hiçbir şey anlayamazsınız. Çünkü gözbebekleri yoktur. Bir karakterin düşünceleri genellikle gözlerinden anlaşılır ama Stitch'in gözlerine bakınca hiçbir ipucu bulunamaz. Böyle bir karakterin herşeyi yapması mümkündür."
Filmin iki yönetmeninden Chris Sanders, aynı zamanda Stitch karakterinin seslendirmesini de yaptı. Sanders'in bu karakter ile ilgili düşünceleri ise şöyle: "Stitch genelde pek konuşmayan birisi... Bu karakterin taslak yapısını hazırlarken zaman zaman iğrenç birtakım sesler çıkarıyordum. Sonradan bu sesleri filmde de kullanmanın iyi olacağını düşündük. Öykü geliştikçe Stitch karakterinin çok az konuşmasına karar verdik. Performansın dürüst olabilmesi için bu konuda sıkı çalışma yaptık."
Filmin üçüncü önemli karakteri olan Lilo'nun ablası Nani'nin çizimleri ise, Fransız animatör Stéphane Sainte Foi tarafından gerçekleştirildi. Disney'in Paris stüdyolarında yıllarca çalıştıktan sonra Florida'ya geçen Stéphane Sainte Foi, 1999 yapımı "Tarzan"daki Jane karakterinin çizimlerini yapmıştı.
Disney Suluboyayı Yeniden Keşfediyor

Chris Sanders filmle ilgili orijinal düşüncesini sunmak için 15 sayfalık resimli bir kitapçık hazırlamıştı. Filmin ana öyküsüyle karakterlerini tanıttığı bu kitapçıktaki çizimlerin hepsi suluboya tekniğiyle basit ve sade biçimde yapılmıştı. Sanders'in hazırladığı bu kitapçık, daha sonra sanat yönetmeni Ric Sluiter için önemli bir altyapı oluşturdu. Filmin arka planlarının süpervizörlüğünü üstlenen Bob Stanton ve 15 ressamdan kurulu ekibi, artık unutulduğu sanılan suluboya tekniğini öğrenmek için yoğun bir eğitim programına başladılar.
Chris Sanders orijinal sunumunda neden suluboya kullandığını şu sözlerle açıklıyor: "Çocukluğumdan beri suluboyaya ilgim vardır. Birşeyi renklendirmem gerektiği zaman suluboya takımımı alıp boyamaya başlarım. Bu alışkanlığım ilkokuldan beri hiç değişmedi. O zamanlar da önüme bir bardak su koyup fırçayı daldırdığım gibi resim çizmeye başlardım. Ric Sluiter taslak çizimlerimi gördüğünde, 'Filmde neden suluboya tekniğini kullanmayalım?' dedi. Ric ve ekibinin hazırladığı suluboya animasyonlar sayesinde ortaya olağanüstü bir atmosfer ve izleyiciyi canlandıran görüntüler çıktı."
Filmin sanat yönetmeni Ric Sluiter ise bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor: "Hawaii gezisine gittiğimizde uçaktan iner inmez gördüğümüz ilk manzara son derece parlak renkler ve tertemiz bir havaydı. Adanın her türlü baskıdan arınmış bir atmosferi vardı. Cennet gibi adayı gördüğümde bu güzelliği yakalamanın tek yolunun suluboya tekniği olabileceğini hemen anladım."

Suluboya arka planlar kullanmaya başlayınca önemli ölçüde direnişle karşılaştıklarını kabul eden Rick Sluiter, bu sorunun nasıl çözüldüğünü de şu sözlerle anlatıyor: "Arka plan çizimi yapan sanatçılar akrilik ve opak boya kullanmaya alışmışlardı. Suluboya tekniği pratikte kaybolmuş bir sanattı. Ülkenin çeşitli yerlerinden uzmanlar getirmek suretiyle ressamlar için atelyeler kurduk. Ayrıca daha önce 'Snow White'ta da çalışmış olan efsanevi Disney ve Warner Bros sanat yönetmeni Maurice Noble ile anlaşma yaptık. Noble suluboya tekniği konusundaki deneyimini ressamlarımıza aktardı."
Filmin arka plan görüntülerinin süpervizörlüğünü üstlenen Bob Stanton da, "suluboya" sözcüğünü duyduğunda çekindiğini gizlemeyerek düşüncelerini şu sözerle dile getiriyor: "Suluboya çizim istendiğini duyunca ilk tepkimiz tam anlamıyla bir terör duygusuydu. Ancak altı ay süreli yoğun deneyim sürecinin ardından bu terör duygusu hızla yok oldu. O andan itibaren iki ayrı süreç başladı. Öncelikle kullanılması gereken materyali bilimsel açıdan belirledik. Sonra da işin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için teknik geliştirdik. Suluboya sanatını beyazperdeye taşımak gibi zor bir görevimiz vardı. Herşeyden önce bir stil geliştirmeye çalışıyorduk. Tıpkı Mozart'a benzemek isteyen bir besteci gibi biz de 'Snow White' ve 'Pinocchio' gibi klasik çizgi filmlerde görev yapmış sanatçılara benzemeyi istiyorduk."
Stanton ve ekibi, arka planlar konusunda basit ve sadeliğe dayalı bir yaklaşım uyguladı. Arka planlarda aşırı detaylandırma yapıldığında karakterlerin yeterince fark edilmediğini bildikleri için bulut, gökyüzü ve toprak gibi arka plan görüntülerinde basit ve rengarenk alanlar oluşturacak fırça darbeleri kullanıldı. Arka plan ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda suluboya tekniğinin ustaca kullanımına ulaşıldı.

Filmin prodüksiyon tasarımlarını, daha önce "Mulan", "Tarzan" ve "The Emperor's New Groove" gibi Disney çizgi filmlerinin yapımına katılmış olan Paul Felix üstlendi. "Lilo & Stitch"i tanımlarken, "Şimdiye dek görev aldığım en eğlenceli film" ifadesini kullanan Paul Felix, yaptığı çalışmayı şöyle anlatıyor: "Film için 30 farklı set tasarımı gerçekleştirdik. Bunlar arasında dev uzay gemisinden Lilo ile Nani'nin yaşadığı eve kadar çeşitli setler vardı. Stüdyodaki herkesin Chris'in çizgilerini çok sevmesi nedeniyle o çizgilerdeki sağlamlığı yakalayabilmek gerçekten keyifli bir çalışma gerektirdi.Önceki çalışmalarımda genellikle detaycı yaklaşıma ağırlık verdiğim halde bu filmde suluboya tekniğine uygun düşecek daha sade görüntüler üzerinde odaklandım."
Prodüksiyonun her aşamasında Sanders'in istediği stilin izlerine rastlanır. Filmin görsel efektlerini gerçekleştiren Joe Gilland, uygulanan stil konusunda şunları söylüyor: "Filmde çok çeşitli efektler yer alıyor. Duman, su, laser ve patlama gibi efektlerin hepsinde Chris Sanders'in istediği sıcak, dostça ve keskinlikten uzak tasarım anlayışını uyguladık. Filmdeki efektlerin bazıları CG adı verilen bilgisayar teknolojisi kullanılarak hazırlanmasına rağmen bunları el çizimi unsurlarının arasına katmaya özen gösterdik. Hatta CG uzmanları bile bunları el çizimi efektlerden ayırmakta zorlandılar. El çizimi efektlerle bilgisayar kökenli efektlerin başarıyla birleştirildiği bu filmi iki teknik açısından da gerçek bir patlama olarak kabul edebiliriz."
Elvis Presley ve Hula Müziği

Sörf ve uzaylı yaratık gibi birbirinden çok farklı unsurları bir araya getiren; konusu da Hawaii'de geçen bir film için hangi tür müzik seçmek gerekir? Film yapımcılarının "Lilo & Stitch"in senaryosunu hayata geçirirken yüzyüze geldiği sorulardan birisi de bu oldu.
Thomas Schumacher, müziklerde ağırlığın Elvis Presley şarkılarına verilmesinin gerekçesini şu sözlerle açıklıyor: "Chris ile Dean'in düşündüğü sahneler arasında Lilo'nun bir Elvis plağı çaldığı sahne de vardı. Bunun üzerine Lilo'nun Elvis'i çok seven küçük bir kız olmasını düşündüm. Özellikle 'Suspicious Minds' ve 'Hound Dog' adlı şarkıların Hawaii'yi yansıtması nedeniyle başlıbaşına bir karakter gibi olmasını tasarladık. Çoğumuz Elvis'in Hawaii dönemini anımsarız. Kauai'ye ilk gidişimde bu adayı görünce 'Oh, burası Elvis'in ülkesi' diye düşündüğümü bugün bile anımsıyorum."
Thomas Schumacher sözlerine şöyle devam ediyor: "Müzik her zaman filmlerimizin organik bir parçası olmuştur. Elvis müziğinin en önemli katkısı, filmimize nostaljik büyüleyicilik unsurunu eklemesi oldu. Ayrıca Hawaii'de Elvis dışında birbirinden fantastik yerel müzikler de vardır. Hawaii yerel müziğinde ritmik bir umut duygusu vardır. Bu duyguyu filmimize katmak için bir çocuk korosuyla anlaştık. Hepsi de meleksi sese sahip olan bu çocuklar, Hawaii adalarının en baskın özelliği olan umudu ve masumiyeti beyazperdeye yansıttılar. Bu duyguyu öykünün tamamı boyunca fazlasıyla hissedeceksiniz."

Filmin akışı boyunca Elvis Presley'in altı tane hit parçası yer alıyor. Bunlar şöyle sıralanıyor: "Heartbreak Hotel", "Stuck on You", "Blue Hawaii", "Suspicious Minds", "Devil in Disguise" ve "Hound Dog". Filmin komedi, eğlence ve açıklama unsurlarına önemli katkı sağlayan bu şarkılar aynı zamanda karakterlerin daha iyi tanımlanmasına da yardımcı oldu. Elvis Presley'in 1961 yapımı "Blue Hawaii" için hazırlanan soundtrack albüm, sanatçının kariyerindeki en başarılı çalışmalarından birisiydi ve müzik listelerinde 20 hafta üstüste 1 numarada kalma başarısını göstermişti.
Elvis müziğini ana tema olarak seçen film yapımcıları, Elvis'in hit parçalarının yeni versiyonlarını seslendirmesi için günümüzün en yetenekli sanatçılarından ikisini görevlendirdiler. Country müziğinin starlarından Wynonna, film için "Burning Love"ın yeni bir versiyonunu kaydetti. Ünlü sanatçı filmle ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor: "Film için hazırladığım Elvis şarkısı, kariyerimin dönüm noktalarından biri oldu diyebilirim. Hayatımda izlediğim ilk Disney filmi 'Bambi'ydi. Daha sonra babamın beni 'Fantasia'ya götürdüğünü anımsıyorum. O film hayatımı değiştirdi. Günün birinde bir Elvis şarkısı seslendirecek olsam bu kesinlikle 'Burning Love' olacaktı. Elvis'i her zaman sevdim. Çünkü sanatı özgün ve otantikti. Hiç kimseye benzemiyordu. Eğer yeni kuşakların da kendi müziğinden etkilenmeye devam ettiğini bilseydi, eminim ki çok mutlu olacaktı. Kral her zaman kraldır."
Elvis'in bir başka hit parçası olan "Can't Help Falling in Love" ise, günümüzün popüler İsveç'li grubu A Teens tarafından seslendirildi. "The Abba Generation" ve "Teen Spirit" adını taşıyan ilk iki albümüyle ABD'de 1,5 milyonluk satış rakamına ulaşan A Teens grubu, son dört yılın en çok sevilen, yetenekli gençlik gruplarından birisi oldu. A Teens'in "Pop 'Till You Drop" adlı yeni albümü haziran ayında yayınlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder