1 Ocak 2011 Cumartesi

The Fountain

Tür: Bilim kurgu, dram, fantastik
Yapım: 2006
Yönetmen: Darren Aronofsky
Senaryo: Darren Aronofsky, Arnon Milchan
Starring: Hugh Jackman, Rachel Weisz


Film üç ayrı zamanda farklı yüzyıllarda ölümsüzlük ve aşkı maya inançları ve mistik öğelerle irdeleyen, görsel efektleri, soundtrackleri ve simgesel anlatımıyla etkileyici bir film.

Dr. Creo nöroloji alanında araştırmalar yapan bir bilimadamıdır. Bir ekip ile birlikte maymunlar üzerinde beyin tümörlerini yok etmek amacıyla çalışmalar yapmaktadırlar. Bu amaçla yaptıkları bir deney sonucu kobay maymunun beyin tümöründe bir küçülme görülmemiş fakat maynum gençleşmiştir. Ama Doktor bu gelişmenin üzerine gitmeyi redderek tümörü yok etmeye odaklanmıştır. Bu aşamada anlıyoruz ki doktorun eşi beyin tümörüyle savaşmaktadır. Bir kitap yazımı üzerine çalışan izzi kitabı okuması için eşine verir ve hastalığı nedeniyle kitabını tamamlayamaz hale gelir. Tom karısının hayata döndürmek için çalışmalara devam eder, gecesini gündüzüne katarak hatta eşini ihmal ederek..

--Spoiler--
Filmde üzerinde konuşulabilicek oldukça simge var. En önemli simge yüzük. Yüzük evlilikte bağlanmayı ve kabul etmeyi simgelerken filmde ölümü kabullenmeyi simgeliyor. Üç ayrı zamanda filmin ana karakterini görüyoruz üç ayrı hikaye de erkek karekter sevdiği kadını kaybetmemek için savaşıyor.
İlk hikayede izzi vücudunu saran tümor sebebiyle hayatını kaybetmek üzereyken geçmiş zamanda yaşayan kraliçe ülkesini parça parça ele geçiren engizitörle savaşıyor. Burada kanser ve engizitör aynı özellikleri taşıyorlar. Ve erkek karekter iki hikayede de tam ölüm getiren nesneyi yok etmek üzereyken sevdiği kadın tarafından durdurulmaktadır. İzzi Tom'un o gece yanında kalmasını ister, oysaki labaratuara gitse ilacı bulacaktır. Kraliçe ise tam erkek karekter engizitörü öldürecekken onu geri çağırmıştır.
İzzi hikayeyi tamamlayamadan hayata veda eder ve kitabı tamamlama görevini eşine verir. Bu noktoda filmin eşitli yerlerinde duyduğumuz "finish it" repliği de anlam kazanmış oluyor.
Filmin geçtiği son zamanda ise Tom eşini kaybetmiş bir küre içinde yerle gök arasında bir yerde hayat ağacının yanında yaşamaktadır. Kaybettiği yüzüğünün yerine yaptığı dövme bence burada ölümsüzlüğü simgelemektedir. Çünkü Tom ölümü reddetmekte ve ölümün bir hastalık olduğuna inanmaktadır. Burada hayat ağacının izzi olduğunu düşünüyorum çünkü yönetmen izzinin ensesindeki saçların irkilmesiyle ağacın tüylerinin irkilmesini eşleştirerek bize izzinin mezarında büyüyen tohumla bir ağaca dönüştüğünü anlatmak istemiş. Tom da bu ağaçtan kopararak yediği parçalarla ölümsüzlüğe kavuşmuşmaktadır. Ölmek üzere olan Xiballba yıldızının patlamasıyla eşini tekrar hayata döndürmek ister. Burada erkeğin aksine kadın ölümü kabul etmiş ve kucaklamıştır.
Hayat ağacının (İzzinin) yıldızın patlamasına az bir zaman kala ölmesiyle Tom sevgilisini bir kez daha kaybeder. Bu noktoda Tom ölümü kabul eder ve ölen yıldızın kalbinde yaşamına son verir. Kayıp yüzüğü o an ortaya çıkar ve tom yüzüğü parmağına takarak ölümü kabul ettiğini gösterir. Böylece yarım kalan hikayeyi de tamamlamış olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder